8 Yaşındaki Narin Güran’ın Trajik Hikayesi: Aile İçi Şiddetin Acı Gerçeği
Diyarbakır‘ın Bağlar ilçesinde yaşayan 8 yaşındaki Narin Güran‘ın kaybolması ve ardından öldürülmesi, Türkiye‘yi derinden sarsan trajik bir olay olarak hafızalara kazındı. 21 Ağustos 2024 tarihinde Kuran kursuna gitmek üzere evden ayrılan Narin’den bir daha haber alınamadı. Ailesi ve güvenlik güçleri tarafından yürütülen yoğun arama çalışmaları sonucunda, 8 Eylül 2024 tarihinde Eğertutmaz Deresi’nde bir çuval içerisinde küçük kızın cansız bedenine ulaşıldı.
Olayın Gelişimi ve Soruşturma Süreci
Narin‘in kaybolmasının ardından başlatılan soruşturma kapsamında, aile üyeleri ve çevredeki kişiler dahil olmak üzere toplam 24 kişi gözaltına alındı. Bu kişilerden 12’si tutuklanarak cezaevine gönderildi. Soruşturma derinleştikçe, Narin’in annesi Yüksel Güran, ağabeyi Enes Güran ve amcası Salim Güran’ın da aralarında bulunduğu aile üyelerinin şüpheli olarak tutuklanması, kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. Ayrıca, komşuları Nevzat Bahtiyar da tutuklananlar arasında yer aldı.
Soruşturma sürecinde elde edilen deliller ve ifadeler doğrultusunda, Narin’in aile içi bir cinayete kurban gittiği yönünde güçlü bulgular elde edildi. Özellikle, itirafçı olarak ifade veren Nevzat Bahtiyar‘ın beyanları, olayın aydınlatılmasında kritik bir rol oynadı. Bahtiyar, Narin’in cansız bedenini amcası Salim Güran’dan aldığını ve 200 bin TL karşılığında cesedi dereye götürüp sakladığını itiraf etti. Bu itiraflar, soruşturmanın seyrini değiştirdi ve diğer aile üyelerinin de suçla bağlantılı olabileceğini gösterdi.
Yargılama Süreci ve Mahkeme Kararı
Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada, tutuklu sanıklar anne Yüksel Güran, ağabey Enes Güran, amca Salim Güran ve komşu Nevzat Bahtiyar yargılandı. Mahkeme, “iştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme” suçundan anne Yüksel, ağabey Enes ve amca Salim Güran’ı ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırdı. Nevzat Bahtiyar ise “suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme” suçundan 4 yıl 6 ay hapis cezası aldı.
Mahkeme heyeti, sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verirken, cezalarda herhangi bir indirim uygulamadı. Sanıkların son sözlerinde suçlamaları reddetmeleri ve masum olduklarını iddia etmeleri, mahkeme kararını etkilemedi. Özellikle anne Yüksel Güran’ın, “Rabbim şahidim ve kefilimdir. Kızımın katili olmadım.” şeklindeki beyanı, mahkeme tarafından inandırıcı bulunmadı.
Toplumsal Tepki ve Aile İçi Şiddet Üzerine Düşünceler
Narin Güran’ın öldürülmesi, Türkiye’de aile içi şiddet ve çocuk istismarı konularında derin bir tartışma başlattı. Kamuoyu, aile üyeleri tarafından işlenen bu vahşi cinayete büyük tepki gösterdi. Sosyal medyada ve çeşitli platformlarda, çocukların korunması ve aile içi şiddetin önlenmesi için daha etkili önlemlerin alınması gerektiği vurgulandı.
Uzmanlar, aile içi şiddetin sadece fiziksel değil, psikolojik ve duygusal boyutlarının da olduğunu belirterek, bu tür vakaların erken tespiti ve müdahalesi için toplumun tüm kesimlerinin bilinçlendirilmesi gerektiğini ifade ediyor. Ayrıca, çocukların güvenli bir ortamda büyümeleri için aile içi iletişimin güçlendirilmesi ve destek mekanizmalarının oluşturulmasının önemi vurgulanıyor.
Narin Güran’ın trajik ölümü, toplumda derin bir üzüntü ve öfke yaratmıştır. Aile üyeleri tarafından işlenen bu cinayet, aile içi şiddetin ne denli vahim sonuçlar doğurabileceğini bir kez daha gözler önüne sermiştir. Mahkemenin verdiği ağırlaştırılmış müebbet hapis cezaları, adaletin tecellisi olarak görülse de, Narin’i geri getirmeyecektir. Bu üzücü olay, çocukların korunması ve aile içi şiddetin önlenmesi konusunda toplumun tüm kesimlerinin daha duyarlı ve bilinçli olması gerektiğini göstermektedir.
Narin Güran’ın anısı, çocukların güvenliği ve refahı için daha güçlü adımlar atılması gerektiğini hatırlatan bir sembol olarak kalacaktır. Bu trajediden çıkarılacak derslerle, benzer olayların yaşanmaması için gerekli önlemlerin alınması, toplumun ortak sorumluluğudur.
Narin Güran davası, Türkiye’de aile içi şiddet ve çocuk istismarı konularında farkındalığın artmasına vesile olmuştur. Bu tür trajedilerin bir daha yaşanmaması için toplumun her kesiminin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi ve çocukların güvenli bir ortamda büyümelerini sağlamak için gerekli adımların atılması elzemdir.
Narin’in acı kaybı, çocukların korunması ve aile içi şiddetin önlenmesi konularında daha etkili politikaların ve uygulamaların oluşmasına neden olacak gibi görünüyor.
Allah rahmet eylesin aile çoçuğu öldürdü resmen